12 Ağustos 2009 Çarşamba

WİLD at HEART (1990)


“Bütün dünya, özünde tümüyle vahşi ve tümüyle anlaşılmaz!”

David Lynch’e Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandıran film, dört yaşında sigara içmeye başlayan, bireysel ve kişisel özgürlüğünün simgesi yılan derisi bir cekete sahip adamla, geçmişinde çok kötü şeyler yaşayan, tacize uğrayan bir kadının; sevgi ve şehvetle örülü, yollarda geçen tutkulu ‘aşk’ hikayesi.

Birbirlerinin aşkı ile yanıp tutuşan Sailor Ripley ve Lula, kötü kalpli, takıntılı anneden kaçmak için çılgınca bir yolculuğa çıkarlar. Çiftin birlikte olmasını istemeyen Lula’nın annesi, yolculuk boyunca peşlerine Sailor’u öldürmesi için adam takar. Ve ikili yollarda ilginç kazalarla karşılaşmalarına, içleri kötülükle dolu yeni insanlar tanımalarına rağmen birbirlerinden asla vazgeçmezler. Burda mükemmel bir aşk ilişkisini Lynch, kendine has tarzıyla etkileyici şekilde anlatıyor.


“Eğer gerçekten vahşi bir yüreğe sahipsen, hayallerin için savaşmalısın. Sevgiden geri dönülmez.”

Laura Dern’in başarılı şekilde canlandırdığı Lula karakteri, aşkı için yollara düşerken bir yandan da aslında küçüklüğünde yaşamış olduğu tacizden kaçma amacındadır. Fakat yaşadığı bu olaydan ne kadar kaçsa da bu kötü olay, bir türlü bilinçaltından çıkmaz. Üstelik Annesinin de sevdiği adamdan nefret etmesi, bir türlü Lula’ya istediği huzuru vermez. Fakat ikili, tüm zorluklara, ayrı düşmelere rağmen asla aşklarından vazgeçmez. Sailor yıllarca hapishanede kalır yine de Lula, onu özlemle bekler. Bu bağlamda kusursuz, tutkulu ve ateşli bir aşkı farklı ve başarılı şekilde anlatan Wild at Heart’ın, izleyicinin gönlünde taht kurması da kaçınılmaz hale geliyor.

David Lynch’in, sahneler arasındaki geçişleri ustaca yapması, filmi, kurgusuyla farklı bir konuma oturtması ve kullanılan müziklerin filme çok yakışması Vahşi Duygular’ı, bambaşka konuma ulaştırıyor. Filmde kullanılan öğeler, insanı büyülüyor. Wild at Heart için Lynch’in, en anlaşılabilir filmi desek yanlış olmaz. Çünkü filmde anlaşılmaz gibi görünen repliklerin ardından gösterilen kesitler, o replikleri açıklayıcı niteliktedir. Örneğin uçurumdan düşen araba aslında Lula’ya taciz eden adam’a aittir. Kötü kalpli anne ile olan olaylarda da sahnenin, geçmişe dair kesitlerle sunulması filmi netleştiriyor.


Filmde Nicolas Cage, devamlı sigara içerken görülür. Filmde sigara öğesi çok iyi kullanılmıştır. Öylesine etkileyicidir ki sigara içişi Cage’in, adeta insanı sigara içişine hayran bıraktırır. Ayrıca orgazmdan ve zorluklardan sonra yakılan her sigara, bir nevi güzel şeylere duyulan özlemi yansıtır. Anlaşılması zor filmler yapan David Lynch, çoğu filminde olduğu gibi bu filminde de kan, şiddet, ateş gibi öğelerin yanı sıra iyi ve kötü’nün savaşını da özgün bir sinema diliyle anlatıyor.

Vahşi Duygular’da Nicolas Cage, yılan derisi ceketi ve art arda yaktığı sigaralarla çok karizmatik görünüyor. Ayrıca izleyiciyi söylediği 'Elvis Presley'e ait 'Love You' ve 'Love Me Tender' parçaları ile de kendine ve yorumuna hayran bıraktırıyor. Normalde konuşurken bile sesinin farklılığıyla dikkat çeken Cage, söylediği şarkılarla büyük keyif veriyor. Usta oyuncu Willem Dafoe’nin, Laura Dern ile olan anlamlı sahnesi, tek kelime ile muhteşemdir. Bobby Peru karakteriyle Defoe, çok çirkin görünüyor. Yine de Dafoe, canlandırdığı iğrenç karakterle izleyicinin, beğenisini ve nefretini aynı anda kazanmasını iyi biliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder