19 Aralık 2010 Pazar
Ghost Rider: Spirit of Vengeance (2012)
Nicolas Cage Türkiye'de
Amerika gösterim tarihi 17 Şubat 2012 olarak duyurulan Ghost Rider filminin ikincisi “Ghost Rider: Spirit of Vengeance” adlı filmin hikayesi Doğu Avrupa'da geçiyor. Filmde Eva Mendes'in oynamayacağı bildirildi. Devam filmi olmaktan çok başlı başına bir film olacağı yine gelen haberler arasında. Filmin çekim yerlerinin Romanya ve Türkiye olduğu söylenmişti. Haberi ilk duyanlardan biri olarak daha önce bu bilgiyi sizlerle paylaşmıştım. Gelen haberler doğru çıktı, Nicolas Cage, Ghost Rider Spirit of Vengeance çekimleri için Türkiye'deydi. Filmin Türkiye'de çekileceği bilgisi birçok sinemasever ve Nicolas Cage hayranı için mutluluk verici bir haber. Filmin çekim yerlerinin, Pamukkale ve Kapodokya. Her şeyden önce Nicolas Cage'in Türkiye'de olması hayranları için büyük bir heyecan. Daha önce verdiğim haberde söylenenlerin doğru çıkmasını dilemiştim. Doğru çıktı...
İlgili habere buradan ulaşabilirsiniz.
(Bkz: Ghost Rider)
21 Kasım 2010 Pazar
23 Ekim 2010 Cumartesi
18 Eylül 2010 Cumartesi
KİCK-ASS (2010)
"I can't fly, but I can kick your ass."
Geçtiğimiz yıl vizyona giren 'Wanted'ın yaratıcısı Mark Millar'ın, Kick-Ass isimli çizgi romanı, Matthew Vaughn yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. Kick-Ass asla aklınızdan çıkmayacak sahnelerle sizi saran mükemmel bir seyirlik sunuyor. Çizgi romanlara olan hayranlığı ve ilgisiyle bilinen, farklı duruşundan ödün vermeyen Nicolas Cage’in, ‘Ghost Rider’ filminden sonra oynadığı ikinci çizgi roman uyarlaması özelliğini taşıyan Kick-Ass, herhangi bir süper güce sahip olmamasına rağmen, kötülere karşı mücadele etmeye karar vererek kahraman olmaya çalışan 16 yaşındaki Dave Lizewski adında bir gencin maceralarını anlatıyor. Bu macerada ona ondan daha renkli karakterler olan, geleceğin iyi oyuncuları arasında olacağından şüphem olmayan Chloe Moretz'in canlandırdığı, Hit-Girl ve Nicolas Cage'in canlandırdığı, Damon Macready isimli eski bir polis olan, 'Big Daddy' eşlik ediyor. Karakterlerin olduğu kadar filmin hikayesi ve işlenişinin de doyurucu ve sağlam olduğu bir yapım Kick-Ass.
Süper kahraman filmlerine birçok gönderme olmasına rağmen Kick-Ass izleyicisini bu göndermelerle değil filmin geneliyle vuruyor. Film kalbimize ve yüzümüze öyle tekmeler vuruyor ki film boyunca kalp atışlarının ve dudaklarımızın kontrolü Kick-Ass'in eline geçiyor. Yönetmen Matthew Vaughn kusursuz bir iş çıkarmış. Komediyi, aksiyonu gerçekliği her şeyi dozajında vermiş. Bu yönüyle film sizi öylesine dünyasına sokuyor ki asla çıkasınız gelmiyor girdiğiniz yerden. İntikam öğeleriyle de bezenmiş olması filmi çekici kılan bir diğer etken. Süresinin uzun tutulması çok iyi olmuş. Ayrıca Kick-Ass'in ikinci filmi de 2012 yılında yine Matthew Vaughn yönetmenliğinde vizyona girecek. Red Mist karakterini başarıyla canlandıran Christopher Mintz-Plasse'in ikinci filmde daha etkili olacağı görünüyor.
28 Weeks Later'ın İn the House in a Heartbeat ve Ennio Morricone'ın Per qualche dollaro in più (Birkaç Dolar İçin) adlı filmde çalan parça Kick-Ass'e eşlik eden soundtrack parçalarından sadece ikisi. Filmin soundtrack listesi her zaman dinlenesi parçalardan oluşmaktadır.
Kick-Ass de Bad Lieutenant Port of Call New Orleans, Season of the Witch gibi Türkiye'de ne yazık ki vizyona girmedi, girmeyecek. Halbuki bu film, çok büyük beğeni toplayan, övgüler alan sinemada izlenmeye değer bir film. Örneğin Kick-Ass'in, "Imdb"nin top 250 listesinde şimdiden 193'ncü sırayı alması, çok beğenildiğinin ve başarılı bulunduğunun en önemli göstergesi.
Sonuç olarak Kick-Ass, her yönüyle iyi kotarılmış bir film.
4 Eylül 2010 Cumartesi
The Bad Lieutenant: Port of Call - New Orleans (2009)
"Tek suçu, kendini yakalayamaması."
Abel Ferrara'nın vizyona girdiği yıl beğeni toplayan ve kısa zamanda bir suç klasiği haline gelen, 1992 yapımı sarsıcı filmi, 'Bad Lieutenant'ın, Werner Herzog tarafından yönetilen yeniden çevrimi. Orijinal filmde Harvey Keitel'in kusursuz oynadığı her türlü kötülüğe ve pisliğe bulaşmış başkarakteri (Polisi) bu filmde, farklı tür filmlerin başarılı oyuncusu, Nicolas Cage canlandırıyor. Filmin oyuncuları arasında, Val Kilmer ve Eva Mendes de bulunuyor. Eva Mendes filmde güzelliğiyle büyülüyor desek yeridir.
Film Türkiye'de vizyona girmedi, girmeyecek; malesef son zamanlarda Cage'in oynadığı birkaç filmi (Season of the Witch, Kick-Ass) Türkiye'de sinema salonlarında izleme fırsatından mahrum kalıyoruz. Kötü Teğmen'de Nicolas Cage'in olağanüstü bir performans sergilediğinden emin olabilirsiniz.
2005 yılında oynadığı 'The Weather Man' ve 'Lord of War' filmlerinden sonra Cage'in ortalamanın üzerine çıktığı bir performansını sadece 'Bangkok Dangerous'da izledik. Fakat Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans filmindeki oyunculuğu mükemmel. Yepyeni bir suçlu karakteri ortaya çıkarmış. Duruşuyla, konuşmasıyla, silahı kemerinde taşıyışıyla, bel ağrısıyla, uyuşturucusuyla tamamen kusurusuz bir karakter yaratmış Nicolas Cage. Eminim ki bu performansıyla son yıllarda aldığı eleştirileri lehine çevirmeyi başardı. Ayrıca film, başarılı bir filmin yeniden çevrimi olmasına rağmen kötü bir eleştiri almadı. Birinci filmden eksiği yok. Aynı şiddette ve sarsıntıda bir suç izlemeye kaldığı yerden devam ediyorsunuz. Tek farkı Harvel Keitel yerine bu defa onun ilk filmdeki kusursuz oyunculuğuna yine kusursuz bir performansla cevap veren Nicolas Cage. Ayrıca karakter açısından ilk filme benzese de Port of Call - New Orleans, olay örgüsü itibariyle tamamıyla ilk filmden bağımsız bir seyir sunuyor.
Sonuç olarak, Nicolas Cage izlemek isteyenlerin Nicolas Cage izleyeceği enfes bir suç filmi.
16 Ağustos 2010 Pazartesi
FOTOĞRAF
Birkaç Nicolas Cage fotoğrafı. (Fotoğrafları alıntılarsanız lütfen kötü ve basit sitelerde kullanmayın.)
Şimdilerde dede rolünü oynayan Nicolas Cage'in, gençlik yıllarından bir kare.
Hiç bu kadar sakal varken görmüş müydünüz?
Fırtına gibi bir adam.
80'lerden...
"Hayatta sadece iki kişiye güvenirim; biri benim, diğeri sen değilsin!"
Lacivert...
Dövmeleri çok seven Cage'in, dövmeli bir fotoğrafı.
Şimdilerde dede rolünü oynayan Nicolas Cage'in, gençlik yıllarından bir kare.
Hiç bu kadar sakal varken görmüş müydünüz?
Fırtına gibi bir adam.
80'lerden...
"Hayatta sadece iki kişiye güvenirim; biri benim, diğeri sen değilsin!"
Lacivert...
Dövmeleri çok seven Cage'in, dövmeli bir fotoğrafı.
4 Ağustos 2010 Çarşamba
DRİVE ANGRY (2011)
Kızgın Sürücü
Nicolas Cage'in oynadığı, şimdiden büyük beklentiler içine girdiğim intikam filmi. Uzun sarı saçların değişik bir hava kattığı Nicolas Cage, kızını öldüren, torununu da kaçıran insanlardan intikam almak isteyen Milton isimli karakteri canlandırıyor. Bu filmde ilk kez Cage'i dede olarak da izlemiş olacağız. Bu, Nicolas Cage'in de artık yaşlandığının en büyük göstergesi.
Yönetmenliğini abartılı şiddet sahneleriyle bezenmiş 3D çekilen 'My Bloody Valentine'dan tanıdığımız Patrick Lussier'ın yapacağı aksiyon filmi Drive Angry, Amerika'da 2011 Şubat'ında gösterime girecek. Prison Break izleyicilerinin yakından tanıyacağı William Fichtner de filmde oynayanlar arasında. Film 3D olarak çekiliyor.
Filmin fragmanını izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
13 Temmuz 2010 Salı
THE SORCERER’S APPRENTİCE (2010)
Sihirli bir film.
Farklı tür filmlerde gösterdiği başarılı performanslarla bilinen, son 25 yılın en önemli oyuncularından Nicolas Cage'in, karizmatik bir isme sahip, Balthazar Blake adlı bir sihirbazı canlandırdığı, filmdeki görünümünün Cage'e çok yakıştığı fantastik film. Ayrıca Jerry Bruckheimer ve onun esas adamı, Nicolas Cage'in birlikte çalıştığı yedinci filmdir. Filmde Cage’in yanı sıra güzel oyuncu Monica Bellucci ve Spider Man 2 filminin kötü karakterini canlandıran Alfred Molina da oynuyor. Film, Jerry Bruckheimer, Jon Turteltaub ve Nicolas Cage’in, ‘National Treasure’ serilerinden sonra birlikte çalıştığı üçüncü film olma özelliğini de taşımaktadır. Sihirbazın Çırağı, Cage'in, Hayalet Sürücü ve Kick Ass'ten sonra çevirdiği üçüncü fantastik film. The Sorcerer's Apprentice sinemalarda. Kaliteli fantastik bir film olduğundan şüpheniz olmasın. Eğlenmek istiyorsanız gidin ve izleyin. İnsanı içine çeken çok güzel bir havası var. Özellikle son sahnesindeki diriliş anı mükemmeldi. Film, güzel bir hikayeye sahip olmasının yanı sıra oyuncuların da performanslarıyla çok daha başarılı bir hal alıyor. Cage'in yanı sıra Alfred Molina harikaydı.
Nicolas Cage, performansı ve karizmasıyla insanı büyülemeyi yine başarıyor. Hayalet Sürücü'de "fantastik bir yapımda niye var?" diye Cage'i eleştirenler, bu filmde Cage'in karizmasına ve oyununa hayran kalıyor. Tüm bunlara rağmen yine de olağanüstü bir yapımdan ziyade tatlı bir seyirlik sunuyor Sihirbazın Çırağı. Bu nedenle 150 Milyon dolar olan bütçesini çıkarması zor görünüyor.
Filmin konusu şöyle,
Balthazar Blake, Manhattan'ı, kötü adam Maxim Horvath’dan (Alfred Molina) korumaya çalışan usta bir sihirbazdır. Balthazar bu işi tek başına yapamayacağını düşünür ve Dave Stutler'ı eğitmeye başlar. Sihirbaz, gönülsüz ortağına hızlı bir şekilde sihirbazlık dersi vererek zorlu bir mücadelenin içine girer...
26 Haziran 2010 Cumartesi
ŞİMDİ HABERLER
>> Nicolas Cage'in üstün performansıyla her yerde övgüler alan Bad Lieutenant Port of Call New Orleans, Season of the Witch ve çok beğenilen ve yılın en başarılı filmleri arasında gösterilen, 'Imdb'nin top 250 listesinde şimdiden 156'ncı sırayı alan Kick-Ass, maalesef Türkiye'de vizyona girmedi, girmeyecek. Bu üç filmi sinemada izleyemeyecek olmak üzücü. Özellikle Bad Lieutenant Port of Call New Orleans filminde gösterdiği performansı sinemada izleyebilmek büyük bir heyecan olacaktı.
>> Tarzını yaratmış bir yönetmen olan ve Cage'in daha önce '8MM' filminde birlikte çalıştığı Joel Schumacher'ın yöneteceği 'Trespass' adlı filmde Nicolas Cage ve Nicole Kidman birlikte oynayacaklar. Cage'in, Kidman'la ilk filmi olan Trespass'ın ilgi çekici bir yapım olacağı aşikar.
>> Nicolas Cage'in 'Rumble Fish' ve 'Red Rock West' adlı filmlerde birlikte oynadığı usta oyuncu Dennis Hopper, 29 Mayıs'ta vefat etti. Ölmedi, çünkü böyle adamlar ölmez; filmleriyle yaşarlar...
>> The Sorcerer's Apprentice'nin vizyon tarihi yaklaşıyor. Nicolas Cage'i 16 Temmuz'da Knowing'den sonra tekrar sinemalarda izleyebileceğiz.
31 Mayıs 2010 Pazartesi
CAPTAİN CORELLİ'S MANDOLİN (2001)
Nefis müzikler eşliğinde sunulan enfes bir Kefalonya manzarası.
Film, İngiliz yazar, Louis De Bernieres tarafından yazılmış aynı adlı kitaptan sinemaya uyarlanmıştır. Yüzbaşı Corelli’nin Mandolin’i isimli kitaba dair herkesin hemfikir olduğu şey, kitabın çok güzel ve etkileyici olduğu. Bu nedenle kitabı filme uyarlamak riskli ve cesaret isteyen bir iş. Herkesin beğenisini toplamış bir kitabın filmini çekmek önce yazara daha sonra da kitabın okuyuculularına karşı büyük sorumluluk altına girmeyi gerektirir. Kuşkusuz bu sorumluğu yüklenen insanlar, çalışmalarında normal bir film çekimine oranla daha özenli çalışmalıdır. Kitabı okumayan ancak hem kitabı hem de filmi izlemiş insanların yorumlarına dayanarak söyleyebilirim ki film, kitaba göre çok sıradan kalıyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya ile müttefik olan İtalyanlar, Yunanistan'a saldırırlar. Güzel ve sakin bir Yunan adası olan Kefalonya’ya konuşlanan İtalyan Ordusu’nda görevli, Yüzbaşı Antonio Corelli, Kasaba doktorunun kızı Pelagia'ya aşık olur. Ancak Pelegia, Mandsras adlı biriyle nişanlıdır. Buna rağmen Pelagia, Yüzbaşı’nın ilgisine kayıtsız kalamaz…
Filmde işlenen aşkın yansıması izleyiciye sıradan geliyor. Filmin en güzel yanı ‘Braveheart’, ‘Legends of the Fall’ gibi filmlerin Oscar Ödüllü görüntü yönetmeni John Toll’un sunduğu eşsiz Kefalonya manzarası. Adanın güzelliği sizi bir anda filmin içine çekiyor. Film 1940’ları, adanın eski zamanlarındaki atmosferini gayet güzel yansıtıyor. Ancak görüntüye rağmen hikayenin içeriği hiç de iyi işlenememiş. Hikayeyi dolduracak iyi bir senaryo yazılmamış, filmin elle tutulur tek yanı görüntü yönetimi ve adadaki atmosfer. Bir diğer etkili yanı da adadaki doktor rolünde John Hurt’un karizması. Onun gözünden adanın yaşamı, zaman içerisindeki değişimi etkili bir şekilde anlatılıyor. Ayrıca mükemmel bir baba figürü var bu filmde. John Hurt, Dr Iannis rolünde kızına karşı davranışlarıyla, bir babanın nasıl olması gerektiğini sade bir şekilde gösteriyor.
Oyunculara gelince, dediğim gibi filmin yıldızı, John Hurt. Nicolas Cage ve Penelope Cruz’un da üzerlerine düşeni yaptığını söylesek yanılmış olmayız. Roger Michell’in kalp krizi geçirmesi sonucun John Madden’in yönetmen koltuğuna oturduğu filmde Christian Bale, karakteriyle uyum içinde. Hiçbir şeyin farkında olmayan, henüz olgunlaşmamış biriyken, katıldığı savaştan geldiğinde karakterinin nasıl dönüştüğünü başarıyla canlandırıyor. Bu sırada karakterde görülen keskin değişimleri çok net Bale’in oyunculuğunda görebiliriz. Ayrıca Yüzbaşı Corelli’nin Mandoli’ninde unutulmayacak bir dans sahnesini de izleyeceğinizden emin olabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)